Manisa Soma’da, Soma Holding tarafından işletilen madende meydana gelen patlama ve yangında ölenlerin sayısı resmi rakamlara göre 301.
Üzüntümüzü anlatmak için kelimeler kifayetsiz kalıyor. Öfkeliyiz çünkü bu ölümlerin kaçınılmaz olmadığını iyi biliyoruz.
Türkiye’deki kara kömür çukurlarında 50 bin civarında işçi çalışıyor. Her yıl resmi rakamlara göre onlarca madenci hayatını kaybediyor. Yüzlercesi ise yaralanıyor. Kaldı ki resmi rakamların tüm ölüm ve yaralanmaları yansıtmadığı da söyleniyor. Tüm bunlara rağmen Türkiye kömür kullanımını artırıyor. 2012 “kömür yılı” ilan ediliyor, 2023’e kadar ülkedeki tüm kömür, gaz ve petrol rezervlerinin potansiyelinin ortaya çıkarılması resmi planlara alınıyor. Maden sektörüne verilen destekler giderek artıyor. Sadece Nisan ayında 51 bin yeni maden çıkarma lisansı verildi.
Tüm bunlar daha fazla işçi ölümü, daha fazla yaralanma, daha fazla seragazı emisyonu ve artan sıcaklıklar anlamına geliyor. Başbakan Erdoğan dört yıl önce yaşanan kömür işçisi ölümlerini “kader” olarak nitelemişti, bu defa ise ölümlerin “bu işin fıtratında” bulunduğunu savundu.
Ancak, ölümler ne fıtrat ne de kimsenin kaderi. Bunu durdurabiliriz. İklim dostu enerji kaynakları söz konusu olduğunda Türkiye zengin bir ülke. Enerji verimliliği ile elde edilebilecek büyük tasarruf da cabası. Türkiye’nin enerji için fosil yakıt veya diğer kirli enerjilere ihtiyacı yok. Enerji verimliliği, akıllı ağlar, iklim dostu ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına dayanan bir enerji altyapısı Türkiye’nin enerji talebini karşılamaya yeter de artar. Dahası böyle bir altyapı bugün maden sektöründe çalışan tüm işçilere istihdam sağlayacaktır.
Kara kömür çukurlarında bir canın daha feda edilmesine seyirci kalamayız. Kömürü toprakta bırakalım.
Türkiye hükümetine fosil yakıtları sömürmekten ve desteklemekten vazgeçmesi; enerji verimliliğini iyileştirmesi ve iklim dostu enerjiye adil bir geçiş yapmasına yönelik çağrımıza katılmanızı umuyoruz.